trafik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
trafik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ocak 2014 Cumartesi

Minibüsün içinde misiniz? Yoksa dışında mı?

İstanbul’un kalabalık caddelerinden biri…
Geliş gidiş iki şeritte de yoğun bir trafik var.
Bir de bu caddeye girmek için sırada bekleyen arabalar.
Arabaların arkasında da bir yolcu minibüsü…
İşte bendeniz de o minibüsün içindeyim.
Neden içindeyim?
Ne yapıyorum?
Nereye gidiyorum?
Bunların hiçbir önemi yok.
Önümüzde bir lamba var sadece ve birazdan yeşil ışık yanacak biz de karşı caddeye geçip yolumuza devam edeceğiz.
Sözü uzatmaya gerek yok, uzun bir bekleyişin ardından yeşil ışık yanıyor ve minibüs öndeki arabalarla birlikte hareketleniyor. Fakat daha karşı şeride varamadan araba yoğunluğundan dolayı diğer taraftan gelen arabaların önünde duvar gibi kalakalıyor. İlerleyemiyor çünkü önünde trafik var, geri dönmesi de mümkün görünmüyor. Diğer şeride yeşil yandığı halde minibüsten dolayı geçemiyor adamlar.
Ardından korna sesleri başlıyor. Çok geçmeden bir siren sesi ve polis anonsu geliyor.
“Minibüs! Ne işin var orada minibüs?!”
Minibüs şoförü anlaşılan duygusal bir adam içerliyor polisin bu anonsuna.
“Minibüs, hemen minibüs! Sanki başka araba yok. Günah keçisiyiz ya. Hemen minibüs tabi!”
Yolculardan bir kaçı da ortak oluyorlar onun bu sitemine.
“Senin ne suçun var abi, trafik ilerlemiyor.”
“Bu kadar kısa ışık olur mu?”
“Beklesinler, herkes özel arabasına binmeyi biliyor.”
Sanki söz sırası bana gelmiş gibi bakıyorum, bir şeyler söylemem lazım.
“Şimdi minibüsün içindeyiz ya sana hak veriyoruz kaptan, ama dışında olsak kesin biz de küfrederdik.”
Diyemedim tabi. Kafamın içinden gelip geçti sadece.


17 Ocak 2013 Perşembe

şoför koltuğuna oturan adamdan korkun



Size çok gizemli olaylardan bahsetmek istiyorum, hayatın içinde defalarca tecrübe ettiğim sırlı bir evrenden. Ama metafizik değil, tamamen gerçek. 

Bir kapıyı açıyorsunuz ve içeri giriyorsunuz. Girdiğiniz anda içinde bulunduğunuz dünya bütün gerçekliğini yitiriyor ve yeni bir evrenin gerçekliği başlıyor sizin için. Önce bir kontak sesi, ardından motorun çalışması ve siz bir arabanın içinde trafik evrenine doğru seyrediyorsunuz. 


Herhangi bir bilim kurgu filminin içinde gibisiniz artık. Sizin için insanlar yok, ya arabalar var, ya yollar, ya da yayalar. Bir de yakalanmamak zorunda olduğunuz trafik polisleri. Siz artık arabayabinbilengiller familyasından 34 A.. .78'siniz. Arkanızdan korna çalan adam sizi böyle görüyor, size makas atıp önünüze kıran adamın gözünde bir araba markasısınız sadece. Küfrederken aslında size değil, etten kemikten çıkıp bir demir yığınına dönüşen halinize küfrediyorlar.



Bu yüzden, şoför koltuğuna oturan adamdan korkun. Çünkü o sizin tanıdığınız mülayim adam değil, trafik evreninin bir ferdidir artık. Hayatı boyunca hiç etmeyeceği küfürleri camdan elini kolunu sallayarak eder, ya da önündeki demir yığınlarına korna çalar veya arkasından onu geçmek isteyen adama yol vermemek için elinden geleni yapar. 

Bu olayları başka bir yerde göremezsiniz. Bir iş yerinin koridorunda mesela, mahallenizde, ya da oturduğunuz sitede. Genelde insanlar selamlaşır, gülümseyip geçerler. Bir birine küfretmezler, en problemli anlarda bile perde yırtılmaz. Ama trafik evreninde böyle bir zorunluluğunuz yoktur. Çünkü baktığınızda sadece arabaları görürsünüz. Kim olduklarıyla ilgilenmezsiniz. İş yerinden bir arkadaşınıza bile el kol hareketi yapabilirsiniz bilmeden, önüne kırdığınız ya da yol vermemek için amansız bir yarışa girdiğiniz demiryığını, az sonra gideceğiniz devlet dairesinde yüzüne gülümseyip "kolay gelsin" diyeceğiniz bir beyefendi ya da hanımefendiye dönüşebilir. 

Kısacası, trafik evreni diye bişey var, ben buna inanıyorum. Trafik canavarı da gerçek. Görünmez bir varlık gibi, siz arabaya biner binmez elektronik bir sesle bedeninize giriyor. Sonra sizi tıpkı Transformers'taki gibi savaşan demir adamlara dönüştürüyor. 

Bana inanmıyorsanız, araba kullanırken, ya da bir tanıdığınızla arabaya binerken dikkatle bakın; yolda giden demir yığınlarını ve asla küfretmez, kimseyi incitmez dediğiniz o mülayim adamın -yüzde doksan ihtimalle- değişmesini seyredin. Sonra da şoför koltuğuna oturan adamdan korkun o kişi kendiniz bile olsanız, korkun...